31.10.2018 Çarşamba günkü köşe yazımda, milletin bayramları hakkında söz etmiştim. Bayramlar, bağımsız bir milletin sembolik günleridir. Birlik ve beraberliğini, diğer uluslara gösterdiği kutsal günleridir. Bayramlar kaynaşma ve dayanışma günleridir, demiştim.

Bir milletin iki türlü bayramı vardır. Birincisi milli ve ikincisi dini bayramlarıdır, diye belirtmiştim. Bayramlar, hür milletlerin olmazsa olmazıdır.

Bayrak ise bir milletin birlik ve beraberliğinin sembolüdür.  Bir milletin tüm fertleri o bayrak altında toplanır. Bayrak, bir milletin temsili şeref ve şanıdır. Bayraksız millet olur mu?

Bayraksız milletler, üryan insanlar gibidir. Altı üstü çıplak bedenden farksızdır. Bayrak, bir ulusun olmazsa olmazıdır. Bayrak, cansız belirli ölçülerde biçilmiş bir bez parçasından yapılır. O bez parçası, bayrak olarak dikilip şekillenir. Bayrak olarak şekillendiğinde; bayrak denilen o mefhumun içi milletin geçmişi ve geleceği ile dolar.  Gören gözler, o bayrağın içinde milletinin istikbal ile istiklalini görür.

Aklıselim ve vatanperver insanlar, bayrağın dili ile konuşur. Ancak, bayrakla konuşmasını bilenler konuşur.

Bayrağın yazısız ve duygusuz göründüğünü zannetmeyin. Bayrağın her karesinde bir milletin tarihi, kahramanlığı, bağımsızlığı, duyguları, birlik ve beraberliğini yazar. Acıları, sıkıntıları, yoklukları, kederleri ve mutluluğu yazılıdır. Bayrağın varlığı, o milletin varlığıdır. Bayrağının dilinden anlamayan insandan vatanperver olur mu? Bayrağının varlığı ile duygulanmayan vatansever olur mu?

Bir vatanperver bayrağı ile konuşurken duyguları ile konuşur. Gözleri ile konuşur. Yüreği ile konuşur. Aklı ile konuşur. Bir insan, bayrağı ile tarihini konuşur. Ulusal savaşlarını konuşur. Coğrafi ve sosyoekonomik değerlerini konuşur. Kültürel varlıkları konuşur. Şehitleri ile söyleşir. Gazileri ile söyleşir.

Bir vatansever, baktıkça Türk bayrağına, Mehmetçik’in yiğitliğini ve Ayşecik’in fedakârlığını görür. Gönderde dalgalanan bayrak vatan savunmasının nasıl yapıldığını anlatır. Kar, yağmur, rüzgâr ve sıcak güneşin altında vatan müdafaasında direncin nasıl gösterilmesi gerektiğini hatırlatır.

Bir insan bayrağı ile halleştikçe ulusal dost ve düşmanlarını tanır. Kendisini tanır. Milli benliğini anımsar. Ulusal onur ve gururunu tazeler. Atalarını hayırla yâd eder.

Bayrak, bir milletin dilidir. Bayrak, bir ulusun gücüdür. Bayrağına değer vermeyen kime değer verir? Bayrağına değer vermeyen başta kendi kişiliğine değer vermez.  Namusuna, anasına, atasına ve evladına değer vermez. Namusuna, anasına, atasına ve evladına değer vermeyenden kime hayır gelir?

Bir ulusun bireyleri başka ulusların bayrağına itibar eder. Başka uluslardan kendi bayrağına saygılı olmasını isteyenler, öncelikle kendileri başkalarının bayrağına saygılı olurlar.

Bayrak duygusu evrensel bir kavramdır. Şeref ve namus evrensel bir değerdir. Bayrak, bir ulusun namus ve şerefinin temsili değeridir. Hiç kimsenin bir başkasının dinsel ve ulusal değerlerini ayaklar altına almaya hakkı yoktur.

Bir insanın dini, ırkı, milliyeti, tabiiyeti, kültürü ve sosyoekonomik değeri ne olursa olsun namus ve şerefi mukaddestir. Çünkü o bir insandır. Her insan bir başkasının mukaddes değerlerine itibar etmeye mecburdur.

Başkasına saygı göstermeyen başkalarından saygı bekleyemez. Beklemeye de hakkı yoktur. Hz. Peygamber, bir hadis-i şerifinde. “Annesine sövdürmek istemeyen başkasının annesine sövmesin! Başkasının annesine söven kendi annesine sövmüş, demektir.” buyuruyor.

Bir bayrağın gönderde çekili oluşu; o milletin bağımsızlığına işarettir. O yörenin, ö bölgenin o millete ait olduğunun ilanıdır. Her ulus, başta kendi bayrağını kendi vatan topraklarını belirlemek için göndere çeker.

Bir bayrağın göklerde dalgalanması, o bayrağın gönüllerde duygu selleri olarak çağlayan gibi coşması demektir. Bir bayrak, her ferdin milli kimliğidir. Ulusal benliğidir. Diğer uluslar yanında temsilcisidir.

Bayrak, sayfaları sonsuza dek açılıp kapanmayan kitap gibidir. Bir millet her anını bayraklaşan kitabına yazar. O yazılar, bir millet var oldukça silinmez. Geleceğine, geçmişine, nesline, kültürüne, benliğine ve değerlerine sahip çıkmayan milletler tez zamanda tarihin sayfalarından silinir. Bir millet, kendi tarihini kendisi siler. Bir millet bayrağını gönderden kendisi indirir.

Atalarının kazandıkları değerleri beğenmeyenler; kendileri öz benliklerini ve kendi kişiliklerini geliştirememiş toplumlardır. Ata yadigârına burun kıvıranlar, değerlerin değer olduklarını kavrayamayan zavallı akıllardır. Zavallı akıllar, kendilerini ve geçmişlerini doğru dürüst “çek” edemezler.

Bir milletin hiçbir ferdi, o milletin diğer fertlerini horlayamaz. Dışlayamaz... Bir milletin içinden bazı gruplar türeyip kutuplaşmalar yapamaz. Ayrımcılık ve bölücülük yapamaz. Bölücülük, ayırımcılık ve kutuplaşmalar bir milletin temel dinamiklerine konmak istenen dinamitlerdir. Bir millet fırsatçılara, talancılara ve haramilere kendi değerlerini talan ettirmez.

Bir milletin bireylerinde kişisel çıkarlar, ulusal çıkarlardan sonra gelir. Bir millet, çıkar gruplarına milli çıkarlarını yağma ettirmez. Bir ulusun milli çıkarları devletin bekası için çok önemlidir.

Bir milletin her ferdi, iç ve dış düşmanların şerlerine karşı daim uyanık olmak zorundadır. Bir milletin birlik ve beraberliği, millet arasına sokulmak istenen fitne ve nifak tohumlarına karşı dikkatli olmaya bağlıdır. Aksi, felakettir!