İslâm’da, önemli olan insandır. Her şey insan içindir. İnsan hayatında bilgi ve haklar mukaddestir. İnsan hakkı, toplum hakkı, hayvan hakkı ve Allah hakkı kutsaldır. Hak ve hakkaniyete riayet esastır. Bilgi olmayınca ne mukaddesat ve ne de hakkaniyet bilinir.

İslam’ın geldiği yıllarda iki süper güç vardı. Bu güçlerin biri Bizans ve diğeri Pers Devleti idi. O dönemin bu iki süper gücü kültür ile medeniyette olduğu gibi siyaset ve ekonomide de oldukça güçlü idiler. İnsanlık dünyasında İslam’ın gelişi evrensel bir devrim olmuştur. Bu devrim kansız bir devrimdir. Önderi Hz. Peygamberdir. Kan ve gözyaşı dökmeden yapılan bir devrimdir. Savaş değil barış devrimidir. İslam’ın gelişi savaş için değil bilgi, barış ve huzur içindir.

İslam, insanlığı canından bezdirmiş cehaleti, bunalımları, buhranları, sıkıntıları ve haksızlıkları kaldırmak için ilahi buyruktur. Cehalet, haksızlık, bunalım ve buhranlardan sıkılan insanlık taze bir hayat için ruhi bir diriliş istiyordu. İnsanlığın huzuru ve saadeti için beklediği o ilahi güç “İSLAM” zamanı gelince geldi. İslâm’dan önceki bazı kavram ve kargaşaları İslam’ın ürünüymüş gibi sunmak tarihi yanılgı olur. İnsanlık suçu işlemek olur.

İslâm’ın insana tanıdığı ticaret hakkı, miras ve mülkiyet hakkı zaten İslâm’dan önce de öyle idi demek gerçeği saptırmak olur. Bu tezi savunmak hakkı batıla çevirmeye kalkışmak olur. İslam’ın gelişiyle dünya yeni bir baharla can bulan âlem gibi yeniden can buldu. Köhnemiş sosyoekonomik yapı yepyeni bir modele kavuşmuştur.

İslâm’ın iktisat anlayışı insana iki dünya mutluluğu sağlamaya yöneliktir. İslam’ın öngördüğü ekonomik yapı hakkaniyete ve adalete dayalı bir yapıdır.

İslâm, insan hayatını ebediyete göre ayarlar. Ebediliğe aday olan insanın ebedi saadete ulaşması için yaşam koşullarını değerlendirme hakkı vardır. İslâm ekonomisinin karakteristik yapısını görmek için İslâm tarihine bakıldığında ekonomik gelişimi ana hatlarıyla görmek mümkündür.

İslam insana ticari, zirai, sanayi, coğrafi ve teknolojik olanakları hak ile sorumlulukları kullanma ve tasarruf etme hakkı verilmiştir. Allah, insanın kötülüğüne sebep olan ne varsa onların hepsini insan için yasaklı kılmıştır. Allah insana, insanlığa faydalı olan ya da faydası umulan hiçbir şeye yasak koymamıştır.  Bilgili insanın yaşam alanı genişler ve hayat standardı yükselir.

İslam’da yasak edilenler haksız kazancın önüne geçmek için yasaklı ilan edilmiştir. İnsanı sıkıntıya sokacağı için yasak edilmiştir. Hırsızlık, gasp, talan gibi içeriğinde kötülük olan zararlıları yasaklı hale getirmiştir. İslam’da yasaklar malı, canı, namusu, inancı ve aklı korumak için getirilmiştir. 

İslam’da çalışmak hakkı kutsaldır.  Emek kutsaldır. Kazanç kutsaldır. Hak kutsaldır. İbadet kutsaldır.  İnsan bu değerlere saygınlığı ölçüsünde Allah, indinde muteberdir. Çünkü Allah,  insanı yeryüzünde halifesi olarak yaratmıştır. İnsan akıllı ve yeteneklidir. İnsan, Allah’ın kendisine verdiği haklardan istifade etmeye yetkili olduğu kadar verilen görevleri de yerine getirmekten sorumludur.

İslam, kişiye özel miras ve mülkiyet hakkı tanır. Bu haklar, liberal-kapitalist ekonomik anlayıştaki gibi sınırsız değildir. İnsan bu kaynaklarını bir başkasının ya da toplumun yararına kullanabilir. Zararına kullanamaz. Benimki benim, seninki senin deyip dilediği gibi saçıp savuramaz.  İsraf edemez.  Cennet benim içindir. Başkaları cehenneme gitsin diyemez. Kapitalizm felsefesindeki gibi güçlü güçsüzü ezemez. Sömürüye müsamaha yoktur. Proletaryanın doğuşuna izin verilmez. Kişi, kazancı ile tüketiminden bir gün hesap sorulacağını bilir.  Kişi malı da mili bir servettir. Nasıl ki, kazanırken ölçü esas alınıyorsa sarf ederken de ölçü esastır.

            Bilgi, yeri gelir insanda para olur. Yeri gelir, can simidi olur. Allah, Kur’an’da; insandan fesat, nifak ve bozgunculuk çıkarmasını istemiyor. Barış ve gayret istiyor. Eskiler derdi: “Gittiğin yere ya bilgi götür ya da bilgi getir.” Allah, insanları akıllı oldukları için sorumlu tutuyor. İnsanın dini konulardan mükellefiyetlik şartı ikidir. Birincisi akıl sahibi olması, ikincisi ise buluğ çağına erişmesidir.

İnsan sorumluluklarını ifa ederken yeterli ve yetkin olması şartı dikkate alınıyor. Akıllı insan sorumlu tutuluyor. Her şey fânidir. Yalnız, Allah bâkîdir. Ey Celâlinin nurundan hayrette kalıp Cemalininin nurunda seyreden insan! Allah, başlangıcı olmayan evvel, sonu olmayan Ahirdir.  Zahirdir, bütün varlıklara galiptir. Her şey ondan sadır olmuştur. Evveldir, her şey O’nda son bulmakla Âhir’dir.

Ömrünüz uzun, kazancınız bereketli olsun! Hoşça kalın! Dostça kalın!

            Yunus Emre GÜLLÜ-18.07.2018 / Milli İrade