Sünnete uygun gusül abdesti alan insan banyodan çıkarken önce sağ ayakla ve sonra sol ayakla çıkar. Hz. Peygamberin sünnetine göre banyoya önce sol ayakla ve sonra sağ ayakla girilir. Tuvalete giriş ve çıkışlarda, banyoya giriş ve çıkış stili gibidir. Banyoda ve tuvalette konuşulmaz. İslam inancında banyo ve tuvaletler pis yerler olarak addedilir. Bu nedenle tuvalet ve banyoda bir şeyler yenilip içilmez. Oturulup sohbet edilmez. Tuvalet ve banyolar, ihtiyaç giderme ve temizlenme yerleridir.
Yamyam Avni, Külkedisine sordu:
-Ben, rüyamda ihtilam olduğum için şu anda cünüp mü sayılıyorum. Manen pislendim mi? Benim, derhal gusül abdesti almam gerekir mi?
Külkedisi, Yamyam Avni’nin sorularını yanıtladı.
-Evet arkadaş! Dediğin gibi ise, sen şu anda İslam dinine göre cünüpkabul ediliyorsun. Gusül abdesti aldığında temizlenmiş olursun.
Yamyam Avni, tekrar sordu:
-Arkadaş başka ne yapmak gerekiyor?
Külkedisi, cevapladı:
-Ben de, çok ayrıntılı bilmiyorum. Senin yaşadığın bu hâli inşallah yakında ben de yaşarım. Osman Abim geldiğinde, beraber ona daha detaylı sorarız.
1952’in Eylül ayının ilk günlerinden birinde, komşu kadınlardan birisi Döne Kadına demiş:
-Döne Kadın, bizim bey yabana gitti. Evde çoluk çocuk aç! Yiyecek ekmek yok! Ekmek yapmak için un da yok! Ben, buğday vereyim de senin Külkedisibize Zohron Deresindeki İsmet’in su değirmeninde biraz un öğütüp gelsin!
Döne Kadın, komşuluk ilişkisi anlayışıyla dedi:
-Komşu, komşulukta iş görmek iyidir. Komşular arasında dayanışmak ve yardımlaşmak çok güzeldir. Komşuluk hakkı hafife alınacak konu değildir. Uzaktaki akraban gelinceye kadar yakındaki komşun, sen öldüğünde çeneni çeker derler.İyi de,Külkedisi değirmene ne ile gidip gelecek? Nereden bakarsan bak, değirmenin uzaklığı köyümüze bir saatlik yoldur.
Komşu kadını Zehra Hanım dedi:
-Kör olmayası, bizim eşek ne güne duruyor. Ben, buğday çuvalını eşeğe yüklerim. Çuvaldaki buğdayları eşeğin iki yanına sarkıtırım. Külkedisi eşeğe biner. Buğday çuvalının üzerine oturur. Eşeğin üzerinde gider:Böylece, buğday çuvalının dengesi de sağlanmış olur.Eşek güçlüdür. Hem buğday çuvalını hem de Külkedisini değirmene götürür ve getirir.Külkedisi eşeğin üzerine atlar. Eşeği değirmenedehler.
Külkedisi o zaman on yedi ya da on sekiz yaşlarındadır. Yeni yetme delikanlıdır. Suratını ne kadar temizlese de sanki derisinin içerisine kül rengi işlemiş gibidir. Külkedisinin yüzüne bakanonun suratındaki kül rengini hemen fark ederdi. Yeni yetme delikanlı olan Külkedisi henüz çıkan bıyıklarını uzatmaktadır. Seyrekçe olan bıyıklarını siyah görünsünler diye siyaha boyar. Bıyıklarını boyadığı, bıyıklarının arasından görünen teninin renginden belli olur. Külkedisinin göz çukurları genişçe ve içe çökük çanak gibidir. Saçları dik dik duruşlu, oldukça siyahtır. Saçlarını ne kadar taradıysaonlara bir türlü şekil veremedi. Sağa, sola veya geriyetaradı ama onları bir türlü istediği tarafa yatıramadı.
Külkedisi, eşekle değirmene giderken bir süre yol aldıktan sonra ormana girer. O yol ilerledikçe ormandaki rampa dikleşir. Rampa çıkıldıkça etraftaki ağaçlar sıklaşır. Sıklaşan ağaçların gövdeleri de irileşir. Devasa çam ağaçlarıyla kaplı ormanda muhtelif ağaç türleri de mevcuttur. Ormanın balta girmemiş bir görüntüsü vardır.
Ömrünüz uzun, kazancınız bereketli olsun! Hoşça kalın! Dostça kalın!