Ümmetler köyünden birkaç kişi, ormandaki olaydan bir süre sonra Yunuslar köyündeki değirmene un öğütmek için gelirler. Buğdaydan un yaptırıp köylerine dönerler.

Yunuslar köyünün hemen çıkışında Seydi suyu üzerine kurulu bir köprü vardır. Köprü, Yunuslar köyü halkınca “Köprü” olarak ifade edilir. Ümmetler köyü ahalisince de köprüye “Körpü” denir.  Yunuslar köyünden birkaç genç tarafından değirmenden giden Ümmetliler’in yolu o köprünün üzerinde kesilir. Yunuslar köyünden birkaç genç:

-Siz, ormanda tüm köylüler toplanıp bizim köyden o gariban iki kişiyi nasıl kovarsınız? Hadi bakalım, şimdi ötün de görelim! Deyip, Ümetliler’in un çuvalı yüklü öküz arabalarını ters çevirirler. Orada, biraz cedelleşirler. Yunuslar köyündeki aklı erenlerden birkaç kişi hadiseye müdahale eder. Köylüleri olan gençleri olay mahallinden uzaklaştırırlar. Ümmetli köyünden olan kişilere yardım ederler. Arabalarını yeniden faal hale getirirler. Un çuvallarını arabalara yükleyip onları köylerine yolcu ederler. Yunuslar köyünden aklı eren bu insanlar, akşam olduğunda köyün muhtar odasında toplanırlar. Gördükleri, meseleyi köy muhtarına anlatırlar:

-Muhtar, iş kötüye varacak. Kötülükten kârlı çıkan olmaz. Kötülükte kâr, kötüden yâr olmaz. Olay büyütülmesin! Hiç uğruna canlar yanmasın! Bu işin önüne geçilmeli. İleride kendini bilmez bir iki delibozuk can yakabilirler. Telafisi zor olan zararlara yol açabilirler. Muhtar, dedi:

-Komşular, iyi ki beni olaydan haberdar ettiniz! Bu olay husumete dönüşmeden derhal iki köy arası barışı yeniden sağlayalım. Barışık insanlar huzurlu ve cesur olurlar. Kavgalı insanlar, mutsuz ve korkak olurlar. Hem kavgacı insanlar toplum tarafından fazla sevilmezler. Kendini bilmezlerin yüzünden niye iki köy birbirine düşman olsun?

İlçe pazarının kurulduğu pazartesi günü ben durumu kaymakam beye intikal ettiririm. O gün Ümmetli muhtarı da ilçeye gelir. Kaymakam da Ümmetli muhtarıyla görüşür. Böylece olayı tatlıya bağlarız. O zamana kadar herkes çoluğuna çocuğuna sahip olsun! Hiç kimseden herhangi bir densizlik istemiyorum.  Bize kavga değil barış lazım! Kişisel kavgalı olanlar, kavgalarını topluma yansıtmaya çalışabilirler. Kişisel öfkeler, intikama dönüşmesin. Menfaati çakışanlardan bu meseleyi fırsat bilim intikam almaya kalkışabilir. Kargaşada şapla şekeri birbirine karıştırmaya kalkışan olabilir. Eğrileri doğru, doğruları eğri göstermek isteyen olabilir. Kışkırtıcılara dikkat edilsin. Masumların başı yanmasın! Korucu Raşit, köy tellalına söyle. Tellal bağıra!  Köy halkına duyura! Söylenenlere dikkatle uyula! Herkes aklını başına ala! Ümmetliler ile kavga yok! Şimdiye kadar olduğu gibi bundan böyle de barış sürdürülecek! Dostlar, şiirin sesini dinleyin! Bakın ne diyor:

            Öfke olsa da akıl yok değil / Kin varsa da dostluk yok değil

            Sevgi büyüsün kötülük değil / Dost olalım düşman değil.

                                       *** 

            Zaman gidiyor akıl şaşkın / Kötülük mutlu iyilik şaşkın

            Sabır suskun öfke taşkın /  Merhamet yok fitne taşkın.

                                         *** 

            Gönül çökmüş leş başına / Yemek ister tek başına

            Her ölen yem olur başkasına / Kötü işin kalmasın başkasına.

Değirmenden un öğütmekten giderken yolda önleri kesilen Ümetliler de aynı günü akşamı kendi muhtarına vaziyeti şikâyete giderler.  Köyün ihtiyar heyeti muhtar odasında toplanır. Olanlarla alâkalı anlatılanları dinlerler. Muhtar der:

-Komşular, bu işin sonu hiç hayra alamet değil! Devam edecek!

Ömrünüz uzun, kazancınız bereketli olsun! Hoşça kalın! Dostça kalın!