Yarbasan’da bakkal, market, berber, kahvehane, fırın vs. hiç bir ticari ve sosyal tesis yok! Eskiden bakkal da, kahvehane de, fırın da varmış. Oldum olası köyde berber dükkânı olmamış. Yıllarca, berberleri haftada bir gün Karaören’den gelirmiş. Köye yolcu otobüsü hiç uğramazmış. Günümüzde Yarbasanlılar, rahatça oturabilecekleri evlerini müştemilatı yapmışlar. Evler, modern görünümlü… Sosyal hayatın ihtiyacına cevap verecek nitelikte. Genişçe avlular var. Avluların genişliği; tarım aletleri ile hayvan barınakları için gerekli. Avlu müştemilatında ahır, samanlık, hayat (üstü örtülü önü açık yapı) hayvanlar için lüzum eden tüm düzenekler yapılmış. Eskiden beri il ve ilçe’ye ulaşım Kırka otobüsleri ile sağlanmış. Muhtar Yüksel: -“Askerden yeni gelmiştim. Avlunun dış kapısının yanında duruyordum. Beylerin Ali, beni, görünce yanına çağırdı. Aramızda yaklaşık 100 m. mesafe vardı. Yaşını başını almış aklı başında, uyanık birsiydi. Siyaseti bilirdi. İlmi siyaseti iyi becerirdi. Yanına vardım. Buyur! Ali emmi, dedim.” Beylerin Ali: -“Kulağını aç beni iyi dinle! Muhtarlık seçimleri yaklaşıyor. Muhtar adayı ol! Önümüzdeki dönem köyün muhtarı sensin.” Dedi ve dedim: -“Ali emmi, henüz 23 yaşındayım. Muhtarlık benim için çok erken.” Berylerin Ali: -“Bak evlât! Senin hanımın muhtar hanımlığına yakışıyor. Zaten, muhtar kızı. Muhtar torunu… Hanımın Şadiye, Muhtar Ali’nin hanımı Ayşe ninenin torunu değil mi?” -“Evet!” dedim ve dedi: -“O, Ayşe Nine öyle bir kadındı ki, Muhtar Ali’nin köyde olmadığı zaman köye hükümet yetkilileri gelmişti. Öğün vakti de yaklaşmıştı. Misafirlere öğle yemeği ikram edilmesi gerekiyordu. Misafirlere, Ayşe Nine: -“Sizin karnınız açtır. Vaktinde, misafirlerin önüne sofrayı kutrmuştur.” Beylerin Ali: -“Senin hanımın, kesilmiş ama yüzülecek koyunun içinden ciğerleri çıkarıp pişiren kadının torunudur. Sen, daha ne duracaksın! Köyün gelip gidenine, senin hanımın yedirip içiriyor. Misafirleri o ağırlıyor. Bir muhtarın arkasında misafiri ağırlayacak karısı olduktan sonra geriye ne kalır? Muhtar Yüksel: -“Bende, kolları sıvayıp muhtarlığa soyundum. O dönemden bu döneme Yarbasan’ın otuz yıldır muhtarlığını yapıyorum. Çok şükür, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin şanına, otoritesine ve hoşgörüsüne layık olmaya çalıştım. Devletin prensiplerinin dışına çıkmadım.” Muhtar Yüksel biri erkek, ikisi kız evlâdı olan üç çocuk babası. Beş de torun dedesi. İleride, köyün kültürel zenginliklerinden ve yiyeceklerinden söz ederken Muhtar Yüksel’in eşi Şadiye yengenin görüşleri ile bazı tariflerini alacağız. Muhtar odası, camisi var. Minare, Osmanlı dönemi mimarisinde yapılmış. 1960’lı yıllarda köyün minaresi ağaçtandı. Müslüman yerleşkesi olur da camisi, minaresi olmaz mı? İman esaslarının altı şartına inana her insan mü’mindir. Aksini söylemeye hiç bir kimsenin hakkı yoktur. İslâm’ın emri budur. Sünni de, Alevi de imanın altı esasına inandığı sürece mü’mindir. İslâmı’ın beş şartını, şartlarınca yaşamaya çalışan her insan Müslüman’dır. Müslüman, Kur’an hükümlerini inkâr etmeyip emir ve nehiylerine uymaya çalışandır. Ehl-i Sünnet vel cemaat inancında olan da, Ehl-i Beyt anlayışında olan da Kitap, Sünnet, kıyas ve icma-ı ümmete bağlı oldukça hiç kimse onları İslam’dan dışlayamaz Bir Müslümanı, İslam dışılıkla itham etmek İslâmi hükümlere göre büyük günahtır. Büyük vebaldir. İnsanları bölmeye, parçalamaya çalışmaktır. Ömrünüz uzun, kazancınız bereketli olsun! Hoşça kalın! Dostça kalın!