Anadolu Selçuklu Sultanı 1. Alaeddin Keykubad zamanında 1232'de Emir Cemaleddin Ali Bey tarafından inşa ettirilen ve 1274'te 3. Gıyaseddin Keyhüsrev'in vekili Abdullah oğlu Eminüddin Mikail Bey'in yaptırdığı onarımla bugünkü görüntüsüne kavuşan cami, dünya mirası olarak geçmişi geleceğe taşıyor. Minaresi 1410'da eklenen, mihrabı 1440'taki onarımda yerleştirilen caminin minberinin ise 1924'te yıkılan Sivrihisar Kılıç Mescidi'nden getirildiği biliniyor. Caminin, ibadet nizamına göre mihraba paralel dikdörtgen planlı üç kapısı bulunuyor. Çatısını 67 adet ahşap direğin taşıdığı 1485 metrekarelik tarihi camiye hem cami cemaati hem de yerli ve yabancı turistler yoğun ilgi gösteriyor. Sivrihisar Belediyesi tarafından turistlere rehberlik yapması için görevlendirilen Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü personeli Koray Faydacı, yaptığı açıklamada, caminin UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi'ne girmesiyle yerli ve yabancı turistlerin ilgi odağı haline geldiğini söyledi. Faydacı, camideki kapıların kadın ve erkekler için düşünülerek yapıldığını bildirerek, "Camimizin iki kapısı yoğun olduğu zamanlarda, cenazelerde, cuma namazında, bayram namazında erkeklerin rahatlıkla camiye girip çıkabilmeleri için tasarlanmış. Diğer kapı ise kadınların camiye girişi için konulmuş." dedi.

 

"CAMİNİN YAPIMI ZEKA KOKUYOR"

 

Geçmişteki mimarların geleceği planlayarak eserler ortaya çıkardığını aktaran Faydacı, şunları ifade etti:

"Caminin yapımı zeka kokuyor. Çatısında deve kuşu yumurtaları var. Bunun sebebi camiyi sineklerden korumak. Tabanı 1,5 metre boşluk bırakılarak yapılmış. Çünkü alttan hava akımının oluşmasıyla halılara güve gelmesi önlenmiş. Minberinin çok önemli olduğunu söylemeliyim. Çünkü Etnografya Müzesinde koruma altına alınmış minberlerden daha sağlamdır.Ustası Horasanlı İbn-i Mehmet. Günümüze kadar sağlamlığı ve ustalığı yönünden gelen takdire şayan bir minberdir. Selçuklu minberi Türkiye'de çok. Fakat bu kadar sağlamı ve işçiliği mükemmel olan minber sayısı çok az."