Yaşam boyu süren ve bir çeşit kalıtımsal alerjik sindirim sistemi hastalığı olarak da tanımlanabilen çölyak hastalığına yönelik toplumsal bilinç oluşturulması amacıyla her yıl 9 Mayıs, "Dünya Çölyak ile Mücadele Günü’" olarak kutlanıyor. Eskişehir Kent Konseyi Çevre Sağlık Çalışma Grubunun düzenlediği konferansa; Prof. Dr. Ayşegül Harmancı Özakyol, Anıl Çiğdem Uygur, İlkay Özel ve Eskişehir Çölyakla Yaşam Derneği Başkanı Hicran Niron konuşmacı olarak katıldı.  Mayıs ayının çölyaklıların farkındalık ayı olduğunu belirten Kent Konseyi Başkanı Nuran Akçasoy, "9 Mayıs çeşitli etkinlikler yapılma günü. Ne kadar çok insan bunun doğru bilgisine kavuşursa o kadar çok insan etrafına bu doğru bilgiyi de yayabilir. En önemli kısım doğru bilgiyi yayabilmemiz" dedi.  Ardından çölyak hastalığına dikkat çeken Prof. Dr. Ayşegül Harmancı Özakyol, "Çölyak hastalığı bir ince bağırsak hastalığıdır. İnce bağırsağı incelediğimizde tıpkı bir halının tüyleri gibi tüysü yapılar görürüz. Bu tüysü yapılar emilim düzeyini arttırmaya yarıyor. 1.70 boyunda 70 kilo olan bir kişi standart olarak kabul edilir. Bu ebatlardaki kişinin içindeki sindirim sitemi yaklaşık 200 metredir. Dolayısıyla bu alanı sağlayan venüs dediğimiz halının tüyleridir. Maalesef ki çölyak hastalığı bu tüylerin dökülmesine neden olmaktadır. Çölyak hastalığı buğday, arpa, yulaf, çavdar gibi tahıllarda gluten isimli bir protein vardır. Çölyak hastalığı bu proteine karşı ince bağırsakta venüs denilen tüylerde harabiyete neden olan kalıcı bir impoleranstır. Tüylerin henüz düzleşmediği bir çölyak hastasıyla karşılaşacak olursak bazı zorluklar yaşayabiliriz. Çölyak her yaşta görülebilir. 6 aylıktan başlayarak 90 yaşına kadar görülebilir. Eskişehir’de 7 bin 500 çölyaklı olması lazım. Ama 202 kişi kayıtlı. Çok fazla tanı almamış, atlanmış çölyak hastası söz konusu. Aslında tıp çok şeyi bilmiyor. Tıp çok az şeyi biliyor. Çölyak hastasında mutlaka bir genetik zemin gerekiyor. Eş yumurta ikizlerinin birinde çölyak varken diğerinde olmayabiliyor. Bebeklere ilk vakitlerde pirinçli mamaların verilmesi gerekiyor. 3 aydan önce buğday, arpa, yulaftan üretilen mamaların bebeklere verilmemesi öneriliyor" ifadelerini kullandı. (İHA)