Dünyanın kendi iç dinamiklerine bağlı olarak gerilen kabukların kırılması sırasında sarsıntı oluştuğunu belirten Prof. Dr. Altunel şu açıklamada bulundu: “Depremler kabuktaki hareketlere bağlı olarak oluştukları için; geçmişte olmuşlardır, günümüzde olmaktadır ve gelecekte de olacaktır. Bu nedenle, jeolojik durumda değişiklik olmadığı sürece (ki bu değişiklikler milyonlarca yıl içinde gerçekleşir) ülkemizde depremler olacaktır.  Dünyanın kendi iç dengesini sağlayabilmesi için deprem, volkanik patlama gibi doğal olayların olması gerekmektedir (örneğin bu tür olaylar olmasa bugün kullandığımız birçok maden yatağı olmazdı).  Deprem oluşumunu, teknolojik gelişmelerle veya başka herhangi bir araçla/yöntemle önlemek (şimdilik) mümkün değildir. Ancak, depremlerin felakete dönüşmesini önlemek mümkündür.  Hiçbir üst yapının bulunmadığı boş bir arazide büyük bir deprem meydana geldiğinde yıkım, can ve mal kaybı meydana gelmeyeceği için felaket olmayacaktır. Ne zaman ki bu tür doğal tehlikelerin olduğu yerleri insanoğlu bilinçsizce kendi çıkarları doğrultusunda kullanmaya başlar, doğal olay gerçekleştiğinde durum felakete dönüşür.” Prof. Dr. Altunel, her yerleşim yerinin kendine özgü jeolojik durumunun belirlenmesi ve planlamanın buna göre yapılması gerektiğini kaydederek sözlerini şöyle sürdürdü: “Düşünebiliyor musunuz? ömrünüzün önemli bir kısmında çalışıp kendinizin kalan ömründe rahat etmek için veya çocuklarınızın gelecekte rahat etmesini sağlamak amacıyla birikimler yapıyorsunuz, ev sahibi oluyorsunuz ama ansızın oluşan bir doğa olayı yaşamınıza ve bütün birikiminize saniyeler içinde son veriyor!  Bu, günümüz teknolojisi ve bilgi birikimi içinde kabul edilecek bir durum değildir. Bu konuda yerel yönetimlere büyük sorumluluk düşmektedir.”