Dünyadaki nükleer enerji görünümünü değerlendiren Günay, ‘‘Avrupa ülkelerinin de aralarında bulunduğu birçok ülke elektrik üretiminin önemli bir bölümünü nükleer enerjiden sağlamaktadır.  Dünya genelinde elektrik üretiminin %11’i nükleer enerjiden sağlanmaktadır.  Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın (UAEA) 31 Temmuz 2017 tarihli verilerine göre 31 ülkede toplam 446 nükleer reaktör işletme halindedir. Aralarında ilk reaktörünü inşa etmekte olan Birleşik Arap Emirlikleri ve Belarus’un da bulunduğu 16 ülkede toplam 61 nükleer reaktörün inşaatı devam etmektedir. AB Üyesi ülkelerde ise 58 tanesi Fransa’da olmak üzere işletme halinde 127 reaktör bulunmaktadır. Fransa, Finlandiya ve Slovakya’da 4 reaktör inşa halindedir.  99 reaktör ile dünyanın en fazla nükleer rektörüne sahip ülke olan ABD, 2016 yılında elektrik üretiminin %19,7’sini nükleer enerjiden elde etmekte, 58 nükleer santralin işletmede olduğu Fransa ise elektriğinin %72,3’ünü, 24 reaktörü bulunan Güney Kore %30,3’ünü, 35 reaktörün işletme halinde olduğu Rusya elektrik üretiminin %17,1’ini nükleer enerjiden sağlamaktadır. Japonya, Fukuşima kazası nedeniyle kapattığı nükleer santrallerden dolayı ortaya çıkan elektrik açığını karşılamak için yıllık 40 milyar dolara yakın ilave enerji kaynakları ithal etmek zorunda kalmıştır. Nihayetinde, 17 nükleer reaktörü yeniden işletmeye alma sürecini başlatmıştır’’ diye konuştu.

 

NÜKLEER GÜVENLİK VE NÜKLEER EMNİYET

Nükleer güvenlik ve nükleer emniyet terimleri hakkında açıklamalarda bulunan Günay, ‘’Nükleer güvenlik, nükleer tesislere ilişkin tüm faaliyetler sırasında, birey, toplum ve çevrenin radyasyonun olası zararlı etkilerinden korunması olarak tanımlanmaktadır. Nükleer güvenliğin sağlanabilmesi için santralin güvenli biçimde işletilmesi, kazaların önlenmesi ve herhangi bir kaza durumunda sonuçlarının hafifletilmesi için alınan tedbirleri kapsamaktadır. Nükleer santraller için yer seçiminde de nükleer güvenliğin etkisi büyüktür. Yer seçiminde sismik, hidrolojik, jeolojik, meteorolojik ve demografik kriterler yer seçiminin nükleer güvenlikle ilgili kriterlerinin ana bileşenlerini oluşturur.  Nükleer Emniyet ise nükleer maddelerin barışçıl olmayan kullanımının önlenmesi ve nükleer tesislerin her türlü hırsızlık veya sabotaja karşı korunmasına yönelik alınan tedbirlerin tümü olarak tanımlanmıştır. Buna göre nükleer emniyet iki ana unsurdan oluşmakta, doğa ve insan kaynaklı dış olaylara yönelik riskleri kapsamaktadır. Doğa kaynaklı riskler diri faylar, depreme bağlı yer hareketleri, tsunami, sel, volkanik olaylar, orman yangınlar gibi insan kontrolü dışında gerçekleşen doğa olaylarından kaynaklanır. İnsan kaynaklı riskler ise uçak çarpması, nükleer maddelerin yetkisiz ve kötü amaçlı kullanımı, terörizm gibi bilinçli kötüye kullanımları kapsamaktadır’’ ifadelerini kullandı.