Prof. Dr. Metintaş, aşısı olmayan enfeksiyon salgınlarında kullanılan, önlem/kontrol yöntemi Filyasyona ilişkin bilgilendirmede bulundu. Metintaş, “Filyasyon, Antik Latinceden türemiş bir kelimedir, soybağı/kanbağı, yani ’köken’ anlamına gelmektedir. Terim ile ‘bir olay veya olgunun, bir diğerine neden olduğu’ kast edilir. Filyasyon yönteminin infeksiyon hastalıklarında kullanımı eski bir uygulamadır. Teriminin en eski kullanımı ünlü Fransız epidemiyolog Dr. Achille Adrien Proust'un salgın hastalıkları ele aldığı bir araştırma makalesinde geçmektedir. 1865 yılında yayınlanan makalede Proust, ‘salgının nasıl ortaya çıktığını bulabilmek için ilk vakanın tüm ilişkilerini incelediğini, ancak bu yolla hastalığın toplumda nasıl yayıldığını bulabildiğini’ ifade etmektedir. Bu uygulamaya o tarihten sonra ‘filyasyon’ adı verilmiştir" ifadelerini kullandı. Yöntemin salgın hastalığın kaynağını bulmaya yönelik geriye dönük bir saha araştırması olduğunu belirten Prof. Dr. Metintaş, bu çalışmalar sayesinde kişilerin risk durumlarının da tespit edildiğini kaydederek, “Salgın sırasında ‘kaynak’ aranırken yapılacak ilk iş, öncelikle, çok güvenilir bir öykü almaktır. Hasta kişiye kimlerle temas ettiği, nerelerde, ne zaman bulunduğu, çevresinde kimlerin olduğu gibi birçok soru sorulur, bilgi toplanır. Enfeksiyonun nereden kaynaklandığı bulunduğunda ona yönelik önlem alınır; hasta kişiler bulunur izole edilir. Bu süreçte hasta ile diğer temas edenler de bulunmuş olur. Hasta olup olmadıkları incelenenler korumaya alınır” dedi. Sağlık Bakanlığı verilerini de paylaşan Prof. Dr. Metintaş, Türkiye’de doktor, sağlık personeli ve yardımcı personelden oluşan 4 bin 600 filyasyon ekibinin bulunduğunu; ilk 1 buçuk aylık dönemde 251 bin 28 kişinin takip edildiğini bildirdi. Aşı bulununcaya kadar önlem/koruma yöntemlerinin uygulanacağını belirterek, “Temaslı takibini hiç ara vermeden yapmak, hastalığa karşı etkin başarı elde etmenin tek yolu gibi görünmektedir” ifadelerini kullandı.